25 Aralık 2024 Çarşamba



KÜÇÜK ŞEYLER

Merhabalar efendim. Bugün küçük şeylerden bahsedeceğim biraz. Önemsiz görünen, ama bir gönle dokunabilmiş satır arası şeyler. Bir gülümseme mesela, karşıdan karşıya geçerken yol verme, onu düşündüğünü belli eden ufak bir hediye vermek dostuna... Bunlar hayatımızda çok büyük devrimler yapmadığını düşündüğümüz, basit, sıradan şeyler. Öyle değil mi? Mutlu olmak için çok büyük mucizeler bekliyoruz, hayatımızın her saniyesi zaten büyük bir mucize değilmişçesine. Evet, her bir saniyemiz diyorum. Şuan bu satırları yazabilmem, ciğerim doluncaya kadar havayı çekebilmem içime, düşünebilmem, hissetmem, şükretmem...


Hani bir veliye demişler ya, bize bir keramet göster diye. O da kalkmış yürümüş, "İşte," demiş, "İşte keramet!" Yani yaptığımızı zannettiğimiz hiçbir şeyi biz yapmıyoruz demek. Fiilimizin mâliki değiliz demek. İkram edilmiş yani elimizde ne varsa. Hayatının mahiyetini bilene her an, her fiil kerametmiş çünkü. Nerden geldik buraya sahi? Ha evet, küçük şeyler. Küçük gibi görünen büyük şeyler yani. Bir gönle girmek de bu kadar basit işte. O küçük gördüğümüz bir hareket, gönül kilidini açacak bir anahtar oluveriyor. O da bizden değil ama, zira hangi sözün hangi gönlü açacağı nasıl bilinsin ki?..

Demek ki bizim elimizde niyet var. Güzel izler bırakmaya niyet, bu fani dünyadan giderken en azından bir kalpte güzel hatırlanmaya niyet. Bizi hangi amelin kurtaracağını kim bilir?..

4 Aralık 2024 Çarşamba



TECEDDÜD HAKİKATİ

Kainata baktığımızda her şeyin her an yenilendiğine şahit oluruz. Geceden sonra güneş doğar, topraktaki tohum çatlar, bulutlar toplanır, mevsimler gelir geçer, gezegenler yörüngelerinde biraz daha hareket eder, doğan yavru bir milim daha büyür, zerreler o ufak devininmlerini tekrarlar... Ben bu yazıya başlamadan önceyle şimdiki hiçbir şey aynı değil. Değişti. Ben de aynı ben değilim, siz de.

Teceddüd yenilenme demektir. Her şeyde fıtri olarak teceddüd meyli vardır. Yani yenilenme, eskiden silkinip yeni hale dönüşme. Bunun sebebi de kemal noktasına gitme meylidir. Her şey kemal noktasına doğru seyrü sefer eder. Eğer tersi istikametteyse, olduğundan daha kötüye doğru gidiyorsa, eceli yakın demektir.

Bu geniş nazardan sonra kendi alemimize dönelim istiyorum. Dönem dönem gelen yeni bir şeyler yapma isteği, belki bir yolculuk, belki bir iş, belki evlilik... Hepsinin bu teceddüd meylinden kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü insan fıtraten sabit duramaz. Sabilik, tekdüzelik ademe, yani yokluğa gider zira. İnsana en büyük azapsa ademdir. Var olmak ister insan, bir iz bırakmak ister bu dünyaya. Teceddüd de bu adem halinden uzaklaşmaktır, o yüzden insan yeni bir şeyler yapma arzusu duyar hayatında zaman zaman.

Yaşım daha geençken insanların ikinci bir üniversite ya da yüksek lisans yapmalarını hiç anlamazdım. Okurken bir an önce o bataklıktan kurtulmayı hayal ediyordum çünkü. Yeni yeni farkediyorum ki, teceddüd meyli yönlendiriyormuş o insanları buna. Ya da örneğin, yıllarca bir alanda çalışmış birisi, sonra birdenbire hiç alakası olmayan bambaşka bir alanda kariyer yapmaya başlıyor. Girişimci oluyor mesela. Ya da bir sanat dalında sanatkar olmayı öğreniyor. İlaahir, örnekler çoğaltılabilir.

İnsanın fıtratını en iyi bilen Elçi (sav) buyurmamış mı, "İmanınızı Lâ İlâhe İllallâh'la yenileyin." Demek sadece maddî yönden yenilenmek olmaz, manevî olarak da yenileneceğiz, teceddüd edeceğiz. Yoksa hiçbir teceddüd bizi tatmin etmez. Ömrümüz boyunca daldan dala koşan, ama bir işte dikiş tutturamayan maymun iştahlı kimselerden oluveriririz de geriye dönüp bakınca, asıl yurda bir sermaye biriktirmemiş olmanın vicdan azabı kalır yanımızda. Rabbim razı olacağı şekilde, hem maddî hem manevî bizi kemal noktamıza götüren teceddüdler nasip etsin, âmin.


BEN HANGİ MADENİM? Merhabalar, gününüz aydın olsun. Bugün sizlerle yeni öğrendiğim iki hadisi paylaşacağım. " İnsanlar madenler gibidi...