KİMLİĞİM NE?
Nasıl yaşıyoruz? Kim olarak yaşıyoruz biz? Kimliğimiz ne? Neden
inançlarımızla uyuşmuyor yaşadıklarımız? Ne zamandan beri dünyamızla inancımızı
ayırır olduk? Aradaki mesafeler ne zaman bu kadar kat etmesi güç bir hal aldı?
Ah, o kadar acıyor ki kalbim, neden inançlarımızdan taviz vermek zorundayız bu
sahte dünya için? Sahi, zorunda mıyız?..
Bir kına gecesine katıldım dün. Acaba ben nerdeyim diye
düşündüm bir ara. Ben kimim, bu insanlar kim?.. Döndükten sonra, orada
Müslümanlığı hatırlatacak tek bir şey bulamadım, tesettürlü hanımlardan başka. Ama
onları da oraya yakıştıramadım, kendimi de. Giydiğimiz kıyafetler sadece
insanlara bir fikir vermiyor, aynı zamanda bizi de bir his ve fikir dünyasına
yönlendiriyor. Daha önceleri de bunu hissediyordum ama artık dün farkına
vardım, o sahte şatafatın içine girmemi
engelleyen şey tesettürümdü. Bir şekilde orada olmayı hazmedemiyordum. Çok dindan,
müttaki olduğumdan mı? Hayır aslında, çünkü oraya giderken bunlar aklıma
gelmemişti. Tesettürdü orada beni tutan. O şekilde orada olmayı hazmedememiştim
işte. Nasıl desem, bilinçli bir şeyden ziyade, önce hislerimde başladı bu. Aklım
idrak etmezden evvel, kalben anladım gibi. Rabbim, sana sonsuz hamdolsun ki bir
şeyler bizi hala tutabiliyor içimizde. Hiç vicdan azabı çekmeden de
atılabilirdik o ateşe.
Belki bu söylediklerim aşırı gibi gelebilir, ama ne
gördüklerimi tafsilatıyla anlatmayacağım size. O bende kalsın. Tabi ki helal
dairede eğlenebilir insan, ama inancını unutmamak kaydıyla. Ben elhamdülillah Müslümanım
diyebiliyorsam göğsümü gere gere, başımı eğdirecek şeylerden uzak durmam gerek.
Elimle olmazsa da kalbimle buğz etmem gerek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder