3 Ekim 2024 Perşembe

Selamun Aleyküm. Tevafuk sonucu varlığını bile unuttuğum blogumu yakın bir zamanda hatırladım, yeniden gün yüzüne çıkarıyorum, onu da, derûnumdaki düşünceleri de :) Şu kainatın sesine kulak verebilsek, nice tesbihler sakılı içinde. Nice cûş-u hurûşla zikirler var. Nereyi dinlesek işiteceğiz cezbeleri. Kendi içimize dönsek, orada bulacağız milyonlar müsebbih, minik hücreler. İnsana şevk veriyor bu hakikat. Her şeyi Rabbine yönelmeye müteveccih kılıyor. Her mahluk O’nu zikrederken, pür-şuur olan gafil beşer daha neyi bekliyor? Ne bizi alıkoyuyor O’nu anmaktan? Nefsin basit hevesleri mi, dünyevi meşgaleler mi? Tövbe, sonra yine tövbe. Ölene kadar, ilâ nihâye tövbe. Zira hiç bitmeyecek hayırla şerrin amansız savaşı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BEN HANGİ MADENİM? Merhabalar, gününüz aydın olsun. Bugün sizlerle yeni öğrendiğim iki hadisi paylaşacağım. " İnsanlar madenler gibidi...