25 Kasım 2017 Cumartesi

KEŞF

Ne kadar keşfedebildik kendimizi? İçimizdeki ebede kadar uzanmış emellerimizi, arzularımı tatmin edecek bir şey bulduk mu şu sefil dünyada? Ya beka isteyen kalbimiz? Sağır mı olmuş kulaklar ki duymuyorlar içimizi? Ya biz, farkındamıyız ne için gönderildiğimizin? Yoksa gaflet mili mi çekilmiş içine gözlerimizin?

Bu, kendini okumak isteyen garib bir insanın hikayesidir. Her insan garib değil mi zaten! "Her bir sima, ayrı bir kitabdır." demiyor mu asrın alimi. Üstümüzde bu denli ince nakışları işleyen bir Sani var, kendini biz san'atıyla tanıttırmak isteyen. Biz dahi O'nu tanımalıyız, "Lebbeyk!" demeliyiz. O'nun en mükemmel elçiyle gönderdiği ferman-ı alişanını okuyup "Sadakte! Ve bi'l-hakkı natakte!" dememiz gerekmez mi? Bizden nasıl razı olacaksa ona çabalamamız gerekmez mi?

وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ


 "Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!" 



İnsanın vazifeleri, geliş amaçları, Rabbimizin marziyatı için bkn: Sözler, 11. Söz, Bediüzzaman Said Nursi

BEN HANGİ MADENİM? Merhabalar, gününüz aydın olsun. Bugün sizlerle yeni öğrendiğim iki hadisi paylaşacağım. " İnsanlar madenler gibidi...